top of page

İtalya'ya Gelmeden Önce Bilmeniz Gereken 5 Şey

Güncelleme tarihi: 20 Şub 2024


Prato delle Valle, Padova (Kaynak)

Günümüzde tatil veya eğitim amaçlı Avrupa'ya gelmek her zamankinden daha zor olduğundan, bazı konularda yanlış anlaşılmaların oluşması veya önemli kültürel farklılıkların bilinmemesi son derece normal.


Hayatında Ege bölgesinden doğru düzgün çıkmamış, ve şu anda İtalya'da üniversite okuyan bir öğrenci olarak, ilk elden deneyimlediğim bazı beklenmedik İtalya gerçeklerini sizler için derledim.

1. Muhtemelen sandığınızdan çok daha çeşitli

İtalya'nın dört bir yanında Uzak Doğu ve Orta Doğu'dan göçmüş insanların bir arada yaşadıkları sokaklar, ve o insanların açtığı "Etnik marketler" yer alıyor. Türk mutfağına alışkın bizler için, bu dükkanlar biz öğrencilerin yaşamını gerçekten çok kolaylaştırıyor. Üzerinde "Macelleria" yazan, bizim "Helal market" dediğimiz bu kasap-marketler, Orta Doğu ve Türkiye'den bolca ürün içeriyor.


Yerel bir "Helal Market" Kaynak: Macelleria da Momo

Mutfak ve yemek malzemeleri: Yok yok

Tahin, çiğköftelik helal kesim kıyma, sarmalık yaprak, salça, ayçiçeği çekirdeği ve daha fazlasını bulmak mümkün. Bu ürünlerin çoğu da, Arap marketi olmasına rağmen ironik olarak Türkiye'den veya Almanya'dan ithal edilmiş Türk markaları.


Bunun dışında, Uzak Doğu restoranları özellikle ufaksa hem son derece hesaplı hem de lezzetli. Kendiniz pişirmek istiyorsanız hem Güney hem de Doğu Asya mutfağına özelleşmiş etnik marketler bulmak mümkün.


Türkler her yerde! Tam anlamıyla...

Özellikle prestijli üniversitelerin olduğu şehirlerde, veya turistik yerlerde gezecek olursanız saat başına Türkçe konuşan birilerini duymanız oldukça normal. Bu bazı şehirlerde o kadar absürt bir durumdadır ki, yüksek Türk öğrenci oranları nedeniyle Torino şehrine "İtalya'nın Kreuzberg'i" demek, İtalya'da okuyan Türk öğrencilerin döndürdüğü ortak bir şaka haline gelmiştir.


Hatta İzmir Atatürk Lisesi gibi ülkemizin bazı prestijli liseleri neredeyse her sene Torino Politeknik Üniversitesi'ne mezun verir, bu nedenle Torino'da İzmirli bulmanın ayrıca kolay olduğu hakkında esprilerle karşılaşmak da normaldir.


Dil becerilerinizi kullanmak için bir fırsat

Çoğu büyük şehirlerde İngilizce (ve birazcık çeviri) ihtiyacınızı görmeniz için son derece yeterli olacaktır. Ancak şaşırtıcı şekilde, Japon'undan Bangladeşlisine her türlü milletten turisti ve yerlisi ile karşılaşmanız son derece olasıdır. Bu nedenle İtalyanca ve Türkçe dışında bir dilde uzmanlığınız varsa üzülmeyin. Kullanabileceğiniz bir yer çıkacaktır -birazcık ararsanız.


İzmir'in tek bir semtinden küçük bir yerde ben Japonca konuşan bir Bangladeşli bulabiliyorsam eminim siz de aradığınızı bulabilirsiniz.

2. Burası nasıl Akdeniz?

"Akdeniz insanı" dediğimiz İtalyanlar hakkında şaşırtıcı bir gerçek geliyor:


Cappuccino ve cornetto (Kaynak: cuddlynest.com)

Kahvaltı etmiyorlar.


Daha doğrusu "kahvaltı" etmiyorlar. Demem o ki, en azından Kuzey İtalya'da, "Kahvaltı ettim" dediklerini duyarsanız çoğunlukla kast ettikleri "Bir kurabiyeyi süte banarak yedim," "Kruvasan ile kahve gömdüm geldim" veya "Biraz mısır gevreği yedim" olur. Genelde ilk "ağır" öğünlerini öğle yemeğinde yerler.


Kahvaltı dediğin budur

Ev arkadaşlarımdan biri ile sık girdiğim bir polemiktir, çünkü elime geçen her fırsatta gerçek "kahvaltı" etmediğini söylerim. En son geçen ay kekikli zeytinyağlı domates, salatalık, yumurta, pastırma ve daha fazlasından oluşan bir sofrayı ve yanına demlediğim çayı ona gösterip:


Türk kahvaltısı (Temsili elbette) (Kaynak: obilet.com)

"İşte kahvaltı dediğin budur" dedim.


Umuyorum ki Güney İtalya'da da durum aynı değildir...


3. Avrupa'nın genel problemi: taharet musluğu

Taharet musluğunun Avrupa'da popüler olmadığını biliyoruz. Daha ilginci İtalya'nın bir istisna olması, çünkü Avrupa'da taharet musluğunun en popüler olduğu ülke İtalya. Hatta, İtalyan yasasına göre her evin ve işletmenin en az bir tane bulundurması gerekiyor.


Ülkemizde bulunandan farkı ise, biz aparatı klozetin içine koyarken onlarda "bidet" ayrı bir oturak olarak bulunuyor.


İtalyan taharet musluğu (Sağdaki) Kaynak: An American In Rome


4. Normalleşmiş su basmaları ve seller

Basilica San Marco su altında (Kaynak: dw.com)

Bu maddeye özellikle Ege bölgesinde yaşayanlar aşinadır. Veneto bölgesi gibi denize veya okyanusa kıyısı olan şehirlerde -ve özellikle de Venedik'te- sıklığından normalleşmiş bir şeydir su basmaları.


Suya doymayan şehir

Kısa ama ilginç başka bir nokta, Veneto bölgesinde Padova gibi denize kıyısı olmayan şehirlerin İzmir gibi liman şehirlerimizden daha çok yağmur alıyor olmasından ötürü su basmaları da daha sık olmaktadır. Düzenli olarak Adriyatik denizindeki gelgitlerden dolayı yaşandığı için İtalyanlar su seviyelerinin maksimuma ulaştığı zamana bir isim dahi vermişlerdir: "Acqua Alta"


Öyle ki eğer Venedik'e yağmur sezonunda giderseniz Acqua Alta ile karşılaşabilirsiniz. Şehir meydanlarındaki parke taşlarının tamamen su altında kaldığını, ve insanların rahatça dolaşması için tarihi binaların etrafına yükseltilmiş tahta platformlar konulduğunu görmeniz oldukça olasıdır.


Venedik'in Yağmur sezonunda kurulan sel platformları (Kaynak: dw.com)

Son olarak, eğer şehrin kanallarından birine açılan bir yerde kalıyorsanız, suların yükselmesi ile evinizden çıkamayabilir, ve tekne kuryeler aracılığı ile ihtiyaçlarınızı gidermeniz gerekebilir.


5. İngilizce... Nerede?



"Ben nasıl olsa İngilizce biliyorum, çeviri kullanmama gerek yok"

Tanıdık geldi mi?


Beklenenin aksine, maalesef doğru değil. Market ürünlerinden biletlere kadar çoğu ürünün üzerinde İngilizce yok. Hatta ironik bir şekilde, ambalajların üzerinde aynı anda birden fazla Avrupa dili bulunurken İngilizcenin bulunmaması son derece normal.


İtalyancada bizim için son derece normal ürünlerin isimleri de çok farklı olduğu için kasiyerlere sormadan bulmakta zorlanmanız muhtemel. Mesela kabartma tozunun direkt İtalyanca çevirisi "Toz maya," ve Galeta unu dediğimiz şeyin direkt bir karşılığı olmadığından "ekmek kırıntısı" gibi bir anlama geliyor.


Durum böyle olunca çeviri bile işinizi görmeyebiliyor. Şimdi gel de bul o "ekşi maya ekmeği"ni...


İşte dünyanın "Lingua Francası" yerine market ürünlerinin arkasına konulan diller:

  • İspanyolca

  • İsveççe

  • Yunanca

  • Almanca

  • Felemenkçe

  • Slovence

  • Hırvatça

  • Sırpça

  • Macarca

Slovenceyi, İtalya'nın Veneto bölgesi ile sınır paylaştığı için beklenmedik dillerden eleyebiliriz. De diğerleri? Hatırlatırım ki bunlar yalnızca benim denk geldiklerim, ve sadece yarım senedir buradayım. Umarım İtalyan arkadaşınız vardır.


Son olarak, turistik veya azınlıkların bol olduğu bir bölgede değilseniz restoranlarda menülerin hiç İngilizce olmaması da gayet doğal. Şansınızı az buçuk da olsa İngilizce bilen garsonlarla deneyebilirsiniz, en kötü durumda da, doğru bildiniz: Google Çeviri...


Comments


bottom of page